Kibar ve asil duruşuyla ilgi çeken Audrey Hepburn, oyunculuğunun yanı sıra tarzıyla da ünlü. İnci kolyesi, siyah elbisesi ve valonlu eteğinin altına giydiği babetlerle kendi tarzını oluşturmuştu o yıllarda.Breakfast in Tiffany's le şöhreti tavan yapan ikon 'little black dress'e de ününü kazandıran isimdir.Ayrıca Hepburn, capri pantolon ve beyaz gömlekten bir tarz yarattı.Günümüzde bile önemli moda ikonlarından biridir.
4 mayıs 1929 tarihinde ,Belçika'nın Brüksel sehrinde doğan Hepburn ,yeteneği ve güzelliğiyle tanındı.Hollywood'a bir simge olarak zihinlere yerleşti.Annesi Hollandalı bir barones, babası zengin bir İngiliz bankacıydı. Anne ve babası, Audrey henüz bir yaşındayken boşandı ve Audrey annesinin yanında kaldığından babasını bir daha göremedi. 10 yaşındayken annesi başka bir adamla evlendi ve Hepburn yeni babası ile birlikte Nazi işgali altındaki Hollanda'ya göç etmek zorunda kaldı. Burada oldukça zor bir çocukluk geçiren Hepburn'un sinemaya büyük ilgisi vardı ve oyuncu olmanın düşlerini kuruyordu. Savaşın bitmesinden sonra Londra'ya gidip bir bale okuluna yazıldı ve bir süre sonra modellik yapmaya başladı.Bu acı günlerden sonra ise Audrey için güneş doğdu ve yeni bir dünyanın kapıları aralandı.
İşte şimdi o zarif kadının ağzından bazı sözleri :
- Everything I learned I learned from the movies.
- I believe in pink. I believe that laughing is the best calorie burner. I believe in kissing, kissing a lot. I believe in being strong when everything seems to be going wrong. I believe that happy girls are the prettiest girls. I believe that tomorrow is another day and I believe in miracles.
- I don't want to be alone, I want to be left alone.
- I never think of myself as an icon. What is in other people's minds is not in my mind. I just do my thing.
- If I get married, I want to be very married

Moda ikonları serisinde sıradaki yazım modanın cesur kadını Coco Chanel hakkında olucak canlarım.Umarım beğeniyorsunuzdur.